Bugun...



Uyarıyoruz: Oyalama Değil Hakkımız Olanı İstiyoruz

Bugün G(ö)REV yapan ve acil olaylar dışında sağlık hizmeti vermeyen doktorlar, hemşireler, aile hekimleri, sağlık personeli, öğleden sonra Milas Devlet Hastanesi Başhekimliği önünde bir basın açıklaması yaptılar. Bir günlük eylemin, iktidar tarafından talepleri kabul edilinceye kadar sürdürüleceğinin altını çizdiler. Devlet Hastanesi’ndeki doktorlar ve sağlık emekçileri, sadece acil hastalara hizmet verirken, Greve katılan Aile Hekimleri de aşılama dışında sağlık hizmeti vermediler.

facebook-paylas
Tarih: 15-12-2021 23:51

Uyarıyoruz: Oyalama Değil Hakkımız Olanı İstiyoruz

Sağlık emekçilerinin Milas Devlet Hastanesi önündeki eyleminde, ilk olarak Muğla Tabip Odası Başkanı Cafer Şahin konuştu.

Şahin konuşmasında, pandemi döneminde sağlık sektörünün çok yıprandığını, içinde bulunulan koşullarda iyileştirilmesini beklenen ücretleri ve özlük haklarının kur farkları nedeniyle daha da kötüleşmesine rağmen bakanlığın gereken iyileştirmeleri yapmamakta inat ettiğini söyledi. Şahin meclise getirilen ücretlerinde artış sağlayacak yetersiz önerinin bile geri çekildiğini, bundan sonra güçlerini birleştirerek, tüm sağlık çalışanları olarak mücadele etmeler gerektiğini, taleplerini ancak böyle kabul ettirebileceklerine söyledi. Cafer Şahin, bugünkü eylemin bir günlük iş bırakma olduğuna vurgu yaparak, “bu kesinlikle bir uyarıdır, taleplerimizin kabul edilmemesi halinde, eylemlerimiz artarak devam edecektir” dedi.

Cafer Şahin konuşması sonrasında sözü Muğla Tabip Odası, Genel Sağlık İş Sendikası Muğla Şubesi, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Muğla Şubesi, Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası Muğla Şubesi, Muğla Aile Hekimleri Derneği’nin imzalarıyla ortak hazırlanan basın bildirisini okumak için Muğla Tabip Odası Milas Temsilcisi, Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Süleyman Koç’a bıraktı

Dr. Süleyman Koç, hükümetin sağlık çalışanlarının sorunlarına karşı kayıtsızlığına ancak şimdiki gibi birlik içinde davranarak karşı koyabileceklerini belirterek,

“Hepimizin temel talepleri ortaktır. Bu temelde hep birlikte hareket etmek, sesimizi daha güçlü olarak çıkarmak zorundayız. Açıklamamızı okumadan önce, sağlık emekçilerinin içinde olduğu durumu vatandaşların da net bir şekilde kavraması için size bordrolarımızdan bazı örnekler vereceğim. Önce kendiminkinden başlayayım. 28 yıllık uzman hekimim. 5592 TL maaşım, 4133 TL ek ödemem var. Toplam 9.725 TL alıyorum. 21 yıllık Anestezi Teknisyeni arkadaşımız 4100 TL maaş, 1949 ek ödeme ile 6052 TL alıyor. 21 yıllık lisans mezunu hemşire arkadaşımız 3950 TL maaş, 1949 TL ek ödeme ile 5899 TL alıyor. 24yıllık hemşire arkadaşımız 4249 TL maaş, 1949 TL ek ödeme ile 6193 TL alıyor. 19 yıllık sağlık emekçisi işçi arkadaşımızın maaşı 4033TL

Değerli basın mensupları, bu ülkede yoksulluk sınırı 9 bin liranın üzerinde, açlık sınırı 3 bin küsur lira. Yani biz sağlık emekçilerinin hepsi de yoksulluk sınırının altında maaş alıyoruz. Hele şu son paramızın değer kaybetmesi sonrasında, bu rakamlar açlık sınırına yaklaşmış durumda.

Bu nedenle, hangi örgütlü yapı içinde olursak olalım, bu gerçekler karşısında birlik içinde hareket etmek zorundayız. Hepimiz hayat şartlarımızın, özlük haklarımızın geliştirilmesini istiyoruz.

Şimdi size, hazırladığımız ortak basın açıklamasını metnini okuyorum”:

İktidarın savunduğu ve uyguladığı sağlık sistemi toplum sağlığı için artık önemli bir risk halini almış; bu sistemin yürütülmesi olanaksızlaşmıştır. Korona virüs salgını mevcut sağlık sisteminin, toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske attığını çok acı bir şekilde önümüze koymuştur. Halkın sağlığını tehlikeye atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri, iş özel sağlık işletmeleri ve zenginleri korumaya yönelik politikalara gelince hiçbir sınır tanımamış; salgın döneminde dahi bu anlayışından vazgeçmemiştir. Yüzbinlerce insanımız, yüzlerce sağlık çalışanı yaşamını yitirirken; onlar sağlık sistemlerinin, şehir hastanelerinin güzellemeleriyle günlerini geçirmektedirler.

Sağlık emekçileri salgın döneminde canla başla çalışırken aynı zamanda işsizlikle, işten atılmalarla, yoksullukla karşı karşıya bırakılmıştır. Sağlık çalışanları “artık bu şartlarda çalışamıyoruz” diyerek istifa ederken, emekli olurken; genç hekimlerimiz başta olmak üzere sağlık emekçileri yurtdışına göç ederken tüm bu sorunları konuşmak, çözüm önerilerimizi iletmek için Sağlık Bakanı’yla görüşme taleplerimizi defalarca ilettik. Sağlık Bakanı’nın hekimlerin, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını, sağlık ve yaşam sorunlarını, toplum sağlığını sağlık emek meslek örgütleriyle konuşmasından daha doğal ne olabilir? Bu görüşme taleplerini karşılamak Sağlık Bakanı’nın bizlere ve topluma karşı sorumluluğu değil midir?

Artık yaşamımıza bile mâl olan bunca sorunumuzu duymazdan, görmezden gelen iktidar, aslında her şeyi görmektedir ve bilmektedir. Yaşanan sorunları ne yazık ki pandemi döneminde çok daha belirgin olan Salgın’ı değil Algıyı yönetmeye çalışarak, kendisini bir şeyler yapıyormuş gibi göstermeye çalışarak, yok saymaktadır. Bunun en son örneği de hekimlerin, sağlık çalışanlarının artık yoksulluk sınırının çok altına düşmüş; açlık sınırına kadar gerilemiş gelirleri ve özlük hakları ile ilgili düzenleme yapacağı iddiasıyla getirdikleri yasa tasarısıdır. Ancak yasa tasarısı TBMM’ye getirildiği gibi hızla geri çekilmiştir.  Daha önce Meclis'te bütün partilerin oybirliğiyle getirilen düzenleme, 11 Aralık tarihinde bir kez daha komisyona getirilmiş ve içtüzüğe aykırı olarak komisyon başkanının imzasıyla geri çekilmiştir.

Bizler tasarının yeterli olmadığını, bütüncül olmadığını, tüm sağlık çalışanlarını, tüm hekimleri kapsamadığını belirtirken bu teklif bile bize fazla görülmüş; ne zaman tekrar Meclis’e getirileceği, varsa eksiklerin yasa tasarısına eklenerek neden tamamlanmadığı gibi sorular havada bırakılarak usule aykırı bir şekilde geri çekilmiştir. Mecliste milletvekillerine iktidarın resmî olarak veremediği sözel cevap, emekli hekim maaşlarının bu düzenlemeyle çok yüksek olacağı ve bunun kabul edilir olmadığıdır.

Sağlık ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Yapılan işin niteliği, riski, eğitim düzeyi ve yoksulluk sınırı gibi daha birçok kriter ele alındığında yapılan düzenlemenin bile yetersiz olduğunu ifade ettik. Yapılan düzenleme ile hekim ücretleri yoksulluk sınırına bile ulaşamamaktadır. İktidara belirtmek isteriz ki emekli hekimlere vereceğiniz ücret yüksek değildir; çalışanlara verdiğiniz ücret düşüktür. Sağlık ekip işidir; ekibin her bir üyesi, insanca yaşayacak bir ücret ve güvenli çalışma koşullarında ekip olarak, iş barışı bozulmadan çalışmak istemektedir.

Ekonomi de sağlık gibi iflas etmiş durumdadır ve maaşlarımız açlık sınırının dahi altındadır. TBMM’de yaşanan bunca süreçte Sağlık Bakanı’na defalarca, yeniden yeniden seslenmemize rağmen ne yazık ki yine sessiz kalmış ve halen de kalmaktadır. Sorumlu olduğu çalışanların hakları için sessiz kalan bakan görevini bir kez daha yapmamıştır: İstifa bizlere vereceği en iyi cevap halini almıştır.

İktidara ve Sağlık Bakanlığına çeşitli açıklama, eylem ve yürüyüşlerle anlatmaya çalıştık yine söylüyoruz: Salgın döneminde yaşamımızı da ortaya koyup verdiğimiz emeğin böyle/daha fazla değersizleştirilmesine izin vermeyeceğiz. Toplum sağlık hakkı; emeğimiz ve geleceğimiz için artık G(ö)REV zamanıdır.

Sağlıkta özelleştirmeci, hastanelerimizi satan politikalara karşı bu uyarı G(ö)REV’i;

•          Koruyucu sağlık hizmetlerini savunmak içindir.

•          Emekliliğe de yansıyacak yaşanabilir temel ücret talebimiz içindir.

•          Güvencesiz, gerçekdışı bahanelerle işimizden edildiğimiz ve köleliği dayatan çalışma koşullarına son verilmesi, güvenceli çalışabilme talebimiz içindir.

•          Şiddete karşı etkili yasa, güvenli işyerleri, sağlıklı çalışma ortamları talebimiz içindir.

•          COVID-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılması, her yıla 120 gün yıpranma payı içindir,

•          Ek göstergelerin 3600’den 7200’e kadar kademeli olarak yükseltilmesi içindir.

Bu G(ö)REV emeğimize, geleceğimize, halkın sağlık hakkına sahip çıktığımızı gösteren bir uyarıdır. Artık toplumun, sağlık çalışanların çığlığına kulak verilmelidir. Taleplerimiz kabul edilmediği, sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarını düzeltecek bir düzenleme hızla Meclis’e getirilmediği takdirde eylemlerimiz devam edecektir. İktidar bilmelidir ki söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var.

 

Kısacası Emek Bizim ise Söz de Bizimdir!







Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SAĞLIK Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI YUKARI