Girgin şunları söyledi: “İktidar siyasi ömrünü tamamlamış, uzatmalara oynamaktadır. Uzatmalarda ayakta kalabilmenin tek yolu baskıdan geçmektedir çünkü tek adam rejiminin artık toplum nezdinde inandırıcılığı da kalmamıştır.

Ülkede zaten fiilen olağanüstü hâl uygulanıyor. Ülkemizin en önemli üniversitelerinden birinin kapısına kelepçeler asılıyor, orada rektör kendisine adeta bir hapishane inşa etti. Basın özgürlüğü açısından dünyadaki en geri ülkelerden biriyiz. Emekçiler en ufak bir hak talebi için barışçıl biçimde sokağa çıktığında copla, gazla karşılıyor. İnsanlar "tweet" attı diye içeri giriyor. Adıyaman'da 10 tütün üreticisi hakkını aradığı için tutuklandı. Doğasını korumak isteyen İkizdereli köylüler gözaltılar la yıldırılmak isteniyor…

Bu gerçekler ortada. İktidar OHAL için dört başı mamur bir gerekçe ortaya koyamıyor. Bir torba içine sıkıştırılmış yasalarla OHAL'i nasıl uzatmak isterler? İktidar uzatmaları oynuyor ve bu süreci de ancak baskı yöntemiyle götürmek istiyor. Buna izin vermeyeceğiz.”

MADENCİNİN DEĞİL HIRSIZLARIN ÖNÜNÜ KESİN!

“Bilindiği gibi, Uyar Madencilik tarafından yıllardır tazminatları ödenmeyen Somalı madenciler belirli aralıklarla yollara düşmüş, yaptıkları eylemler sonucunda iktidardan tazminatlarının ödenmesi konusunda sözler almışlardı. Madenciler, bu sözler tutulmayınca 4 Temmuz günü yeniden Ankara'ya yürüyüş başlatmış ancak kolluk kuvvetleri tarafından Ankara'ya sokulmamışlardı.

9 Temmuz günü dönüş yolunda son derece üzücü kazada 2 madencimizi yitirdik. Tekrar ediyoruz, bu ülkede hakkını arayan madencilerin önünü değil, hırsızlık yapanların önünü kesin, yolsuzluk yapanların önünü kesin!

Madencileri tekrar tekrar yollara düşüren AKP iktidarıdır. İktidarı bu sorumsuz tutumundan dolayı kınıyorum ve tekrar ediyorum: madenciye verilen sözler tutulsun!”

MADEN ŞEHİTLERİ EŞİTLİK İSTİYOR

“13 Mayıs 2014 tarihinde Soma'da yaşanan Maden Katliamı nedeniyle 301 madencimiz, 28 Ekim 2014 tarihinde ise Ermenek'te 18 madencimiz yaşamlarını yitirmişlerdi. Çıkarılan torba yasayla 13 Mayıs ile 28 Ekim 2014 tarihleri arasında yaşanan maden kazalarında yaşamlarını yitiren madencilerimizin yakınlarına SGK'ye olan borçlarının silinmesi, hak sahiplerine aylık bağlanması ve kamuda istihdam hakkı sağlanmıştır. 13 Mayıs 2014 tarihinden bir gün önce veya 28 Ekim 2014 tarihinden bir gün sonra yaşanan maden kazası sonucu yaşamını yitiren madenci yakınları ise bu haklardan kapsam dışı bırakılmıştır. Bu durum, Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Devlet, vatandaşları arasında ayrım yapmış, kişiye ve olaylara özel hak vererek madenci ailelerini mağdur etmiştir.

Acı aynı, çekilen sıkıntı aynı; o zaman niye bu ayrım? Bu konu da acilen çözülmelidir.

KAMUDA ENGELLİ İSTİHDAMI %3’TEN %6’YA ÇIKARTILMALIDIR!

“Teklifte, engellilerin erişilebilirliğini sağlayacak yükümlülüklerin ertelenmesi öngörülüyor. Engelli erişebilirliği 2005’ten beri erteleniyor. Bu erteleme neye çare olacak?  

Şunu vurgulamak istiyorum: Engellilerin ve ailelerin çok önemli bir bölümü yoksulluk, işsizlik ve çaresizlik koşullarında yaşamlarını sürdürmektedir.

Engellilerin insan ve yurttaş onuruna yakışır bir yaşam kurmasının ön koşulları; erişilebilir kentler, erişilebilir kamu hizmetleri, çalışma ve istihdam hakkının tanınması ve uygulanmasıdır. Engelliler için de engelsiz ve bağımsız yaşamın en önemli şartlarından birisi çalışma ve istihdam hakkıdır. Bu iki hakkın hayata geçirilmesinde iktidarın sınıfta kaldığı ortadadır.

TÜİK verilerine baktığımızda Türkiye’de 10 milyona yakın olan engellilerden; istihdamda olanların oranı yüzde 2’nin altındadır. Kamuda engelli istihdamı %3’ten %6’ya çıkartılmalıdır.”

KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİ DEVAM ETTİRİLSİN

“Dünya Sağlık Örgütü’nün "Pandemi bitti" açıklamasına kadar kısa çalışma desteğinin devam ettirilmesi gerekmektedir. En azından, yıl sonuna kadar uzatılması gerekmektedir. Kısa çalışma ödeneğinin hiçbir şarta tabi tutulmadan, alınma şartları kolaylaştırılarak devam etmelidir. Miktarı da en az asgari ücret seviyesine çıkarılmalıdır.”

TARIM TEKELLERİNİ ZENGİN ET, ÇİFTÇİNİ TUTUKLA

Adıyaman'da tütün üreticileri bir süredir direniyor. Sarmalık tütün meselesi, sadece Adıyaman'ın meselesi değil, Türkiye'nin meselesidir. Sarmalık tütün meselesi, bir ekmek mücadelesidir, bir onur mücadelesidir. Adıyaman'da, tütün ticaretine hapis cezası getiren yasanın yürürlüğüne tepki gösteren, anayasal haklarını kullanan 10 tütün üreticisi Anayasa'ya ve kanuna aykırı olarak keyfî bir kararla tutuklandılar. Tarım tekellerini zengin etmek için tarımı ithalata bağımlı kıl, kendi çiftçini tutukla; bu mudur adalet?

EMEKLİ İKRAMİYESİ 2 BİN TL OLSUN,

ÇİFTÇİ BORÇLARI FAİZSSİZ YAPILANDIRILSIN!

“Çiftçinin Ziraat Bankası’na olan tarımsal kredi borçlarının faiz ve gecikme cezalarının silinerek yapılandırılması için CHP Plan ve Bütçe Komisyon üyeleri olarak verdiğimiz önerge reddedildi.”

EMEKLİ TORUNUNDAN KAÇAR HALE GELDİ

“Eskiden emekliler torunlarını görünce cebine harçlık koyacağım diye sevinirdi, şimdi ise emekli torundan kaçar hale geldi. 1000 lira olan ikramiyenin en az 1.500 lira olması lazım dedik; 1.100 lira verdiniz.

Çarşıya pazara çıkmayan şahsım hükümeti emeklinin nasıl yaşadığını bilmiyor. Hiç olmazsa bu sefer emekliyi enflasyona ezdirmeyin. Emekliye gelince “para yok” demeyin çünkü emekliler beşli çeteye gelince milyar dolarların akıtıldığını görüyor.

Bunun için verdiğimiz önerge de AKP ve MHP Milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.

Girgin son olarak şunu söyledi: “Açlıkla, yoksullukla imtihan ettiğiniz; baskı ile yönetmeye çalıştığınız halkımız tasdiknamenizi hazırladı. İlk seçimde, tasdiknameyi vermek için sandığı sabırsızlıkla bekliyor.”